Yazar: admin

      Türkiye’nin önemli tarımsal ihraç ürünlerinden biri olan zeytin ve zeytinyağı, ülkemiz potansiyeli dikkate alındığında, mevcut sorunların çözüme kavuşturulmasıyla özellikle de Avrupa Birliğine katılım sürecinde, tarım sektörümüz için rekabet gücü olan ürünlerden biridir. 

       Zeytinin, özellikle zeytinyağı tüketicisinin artırılması hem zeytinin üretim ve işlenmesinde gerek duyulan modernizasyonun gerçekleştirilmesi, hem de topluma sağlıklı bir yağ tükettim alışkanlığının kazandırılması yönünden önem arz etmektedir.

Mantar üretim sektöründeki ulusal değer zinciri analiz edildiğinde bölgesel olarak kümelenmiş ancak merdiven altı sayılabilecek mikro ölçekli işletmelerin ağırlıkta olduğu görülmektedir. Son yıllarda yeni yatırımlarla ölçek büyüten sektör, uluslararası pazarda rekabet koşullarını yakalamaya başlamıştır. Bu sektör analizleri ile yatırım kararları alınarak, ülkemizde mantar sektöründeki üretici aktörlerin işletme büyüklüklerindeki ortalamanın üzerinde, uluslararası standartlara yakın, teknoloji kullanımını içeren yıllık ortalama 400 ton mantar üretimini hedefleyen tesisler projelerimiz kapsamında hayata geçirilmiştir.

Dünya Nüfusunun yıllık ortalama %5 artması, kaynakların kısıtlı olması ve tarımsal ürünlerde fire, israf ve atıkların çok olması pazarın ihtiyacı olan arzın sürekliliğini daha da önemli hale getirmiştir. Gıda maddelerinin bozulmadan uzun süre muhafaza edilebilmeleri konusu güncelliğini ve önemini her zaman korumuştur. Ayrıca dünya nüfusundaki hızlı artış̧ ve buna paralel olarak insanların gıda ve diğer alanlardaki ihtiyaçlarında artış̧ bu alanlarda çalışmalar yapmaya zorunlu kılmıştır. Bu çalışmaların esasını gıdaların kalitesini bozmadan daha uzun süre muhafaza edebilmek oluşturmuş ve bu ihtiyaç̧ modern soğutma ve dondurma tekniklerinin gelişmesine yol açmıştır. 

İnsan beslenmesinde gıda zincirinin önemli bir halkası olma özellikleri yanında hayvancılık sektörü günümüzde Yem sanayi, et sanayi, süt ve mamulleri sanayi, dericilik, tekstil, veteriner ilaçları ve hayvancılık ekipman sanayileri gibi birçok alanda yeni istihdam alanları yaratmaktadır. Diğer taraftan ülkemizin en büyük sorunlarından olan büyük şehirlere göçü kırsal alanda yarattığı istihdam ile tersine çevirmektedir.

Enerji, sanayileşmenin alt yapısı ve günlük hayatın vazgeçilmez bir unsuru olduğu için enerji ihtiyacı ulusal ve uluslararası gündemde önemli bir yer tutmaktadır. Enerji ihtiyacının her geçen gün artması ve sanayileşme hedefleri gerçekleştirilirken fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi karbon ayak izini artırırken, önemli çevre sorunlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Çevrenin korunması, temiz enerji ve doğanın korunması konularında insanoğlunun farkındalığı arttıkça yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımına olan ilgi de artmış̧ bu alandaki AR-GE çalışmaları ile yenilenebilir enerji tesislerinin kurulum maliyetleri azalmıştır.

Yaklaşık 50 yılı aşkın bir geçmişi olan Türkiye sera üreticiliği çok hızlı bir gelişme ile gerek üretim gerekse ihracat açısından önemli bir sektör haline dönüşmüştür. Birim alandan elde edilen verimin ve iş gücü kullanım düzeyinin en yüksek olduğu örtü altı yetiştiricilik alanı son on beş yılda yüzde 40’ın üzerinde artarak 805 bin dekara ulaşmıştır. 2017 yılı itibarıyla örtü altında toplam 7 milyon 384 bin ton sebze ve 478 bin 858 ton meyve üretilmektedir. Ancak gelir artışı ve mevsim dışı tüketim alışkanlığında yaşanan hızlı değişim nedeniyle örtü altı üretimin daha fazla artırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

Bölgelerin üretim potansiyelinden yararlanılarak birim alandan yüksek verim ve kaliteli ürün elde edilen örtü altı bitkisel ürün yetiştiriciliğine yönelik seraların kurulumu sonucu öncelikli olarak iç tüketimi karşılamaya ve daha sonra da ihracat yapmaya olanak sağlanmaktır.